Wheatland Müzik Festivali


Beni bilenler bilirler, pek festival adami degilimdir. Ne Rock’n Coke’a gitmisligim vardir, ne baska bi muzik festivaline. Rock desen bilgisayarimda var, kola desen bakkalda satilir ki pek tercih etmem kendisini, ne isim var bi ton ergenle ikis tikis 3 gun gecirmeye. Wheatland’a gidis sebebim cok baska idi, festivale gidiyoz heyoo deselerdi hayatta yerimden kipirdamazdim. Ama bizim ekolojik koy projesinin basini cekenlerden Carol, kiz kardesi Nancy’nin otuz yili askin suredir Wheatland festivalinde mutlu cifticilerin mutfaginda insanlara yemek pisirdigini, onlara gonullu olarak yardim etmek isteyip istemeyecegimi sorunca direk atladim. Festival bir yana, bir festivalde ascilara yardimci olarak mutfakta calismak baska bir yana.


Happy Farmers adi uzerinde neseli bir mutfak. 14.000 kisinin katildigi festivalde insanlari sabahtan aksama besleyen uc mekandan biri. Sabah sekizden gece 1’e kadar akin akin insan geciyor. Mutfakta surekli bir kosusturma hali. Disardan bakan birisi bu olcekte calisan bir mutfagin cok organize olmasi gerektigini dusunebilir, ama happy farmers pek ogle degil. Iki uc asci disinda is yukunun cogunlugunu benim de dahil oldugum gonulluler olusturuyor. Gonullulerden beklenen gunde ortalama sekiz saat calismalari, canlari ne zaman isterse ama. Tabi bir de kimin ne kadar calistigini denetleyen de yok, gonlune kalmis. Kimse sana sunu bunu yap da demiyor, sen kendi isini kendin buluyorsun, ne yapmak istiyorsan. Biraz deli isi gibi geliyor kulaga di mi? Nancy otuz yildir her festivalin basinda bu sefer kesin bir yerde isleri elimize yuzumuze bulastiricaz diyorum ama nasil oluyorsa her sene isler bir sekilde yuruyor diyor.


Islerin yurumesi icin her zaman otoriteye ihtiyac yok galiba. Benim kendi tecrubemden gordugum, insan o mutfakta calismak ister zaten. Bir kere ana sahneden mutfaga canli baglanti var, butun konserleri canli olarak yukses sesde dinliyorsun calisirken. Mutfakta calismak keyifli bir sey zaten, muzik esliginde ayri bi keyif. Birlikte calismak muhabbet etmek bam baska bir keyif. Csir cesit insanla biber sogan dograrken muhabbet dondurmek. Hic bitmeyen bulasiklara bir iki saat debelenip sonra bunlarin bitmeyecegini kabullenip baska islere uzamak. Patates dogramak, kurabiye yapimini yardim etmek, kahka, eglence, dans, gurultu, bol bol yemek, guzel leziz dogal yemek. Bir de kimse uzerine is yikmaya calismadiginda, ekmegini yedigin bu guzel mekana karsi kendini borclu hissedip sorumluluk duyuyorsun.


Sorumluluk demisken, happy farmers’in mutfagini birakip biraz da festivalden bahsetmek lazim. Bu yil 36.si duzenlen Wheatland muzik festivali, gercekten bir tarihi ve kulturu olan, markalarin ticari kaygilarindan arinmis bir festival. Bu kadar eski olunca, bi de tarih 70’lere isaret edince bu o zaman harbi bi hippie festivali dediysem de pek onay alamadim. Hippieler bati sahilindeydi, burasi midwest burda hippielerin isi yoktu. Burdakiler oyle sade folk (halk). Gercekten de hafif hippie renkleri olsa da asil bu festivalin muzigi folk, country ve jazz. Rock’in esamesi okunmuyordu yani. Tabi wheatland harbi bi muzik festivali, insanlarin sadece muzik tuketmeye gelmedigi, birlikte muzik urettikleri bir senlik. Her kose basinda 3 gun 24 saat muzik vardi diye bilirim. Cadirinin onunde gitar calandan, karavanlarinin arasinda muzik yapan amator gruplara, arplara, kemanlara, flutlere, vurmalilara, jam sessionlara, cocuk korolarina, akla hayale gelebilecek her sekilde ve formatta muzik muzik muzik. Bir ana sahne bir de cadir sahnede de devamli muzik vardi ama, ben kose baslarindaki muziklerden veya daha kucuk olcekli sahnelerden daha cok keyif aldim kendi adima.


Wheatland’i diger festivallerden ayiran bir onemli ozelligi de yillarin getirdigi organizasyonel basari ve kalite. Festival baslangic yillarinda hizla buyuyup bir ara 20.000 insana ulastiginda insanlar isin tadinin hafiften kacmaya basladigini sezmisler. Genclerin icki ve uyusturucuyla kendilerinden gecmelerinin bahenesi olmaya dogru gidiyormus ki, demisler bu is boyle olmaz. Bilet saysini 14.000’de tutmuslar, daha cok aile festivali olarak tanitim yapmislar, ve kamp alanlarini sistematize etmisler. Kids bolgesinde sigara ve icki bile yasakken, lost world de insan kendini kaybediyor misal. Benim hic bir olay taskinlik veya sacmalik gozume carpmadi misal, ki boylesi festivaller icin nadir olsa gerek. Lakin eglence yoktu sanmayasiniz, tam tersine gercek muzik dans ve eglence vardi her yerde, genclik asiriliklarina bogulmamis hem de.

Wheatland’i yaziyla anlatmak zor, o yuzden lafi daha fazla uzatmadan ben sizi en iyisi orada cektigim fotograflardan olusturdugum bir video ile bas basa birakayim.

Yorum Bırakın