Dallari Basti Mango
Efendiler Merhaba! Bu hafta biraz daha sakin takilip, Utila adasindaki gundelik hayatin akisi konusunda yazmaya karar verdim. Ada hayati biraz agir islediginden bana genelde cok fazla birsey olmuyormus gibi geliyor. Ama Turkiye`den baktiginizda Honduras`in bir ucunda neler olup bittigini ogrenmek ilginc olsa gerek 🙂 Buyrun gundelik hayatima o zaman!
Bizim dalis okulu, diger dalis okullarindan farkli olarak Utila adasinin bir adaciginda islerini yurutuyor. Yani hotel, dalis egitimleri ve dalis malzemeleri Jewel Cay (Mucevher Adacik) denen yerde bulunuyor. utila`dan deniz yolu ile 20 dakikada ulasilan mesafesi hergun tekne ile arsinliyoruz yani. toplamda 400 kisinin yasadigi tabak gibi bir kara parcasindan bahsediyorum. Genel olarak bir balikci koyu olan adacikta hakim dil ingilizce. Ingilizce diyorum ama tabii ki anlayana. Ben kit ispanyolcam ile ispanyolca konustuklarinda daha iyi anliyorum bu halki. Adacigin etrafi komple mercan resifleriyle kapli. Abicim biraz da biz keyif pezevenkligi yapalim diyerek dalistan sonra Utila`ya donmeyip Hannah ile gectigimiz son iki geceyi adaciktaki otelde gecirdik. Gece iskelede oturup kocaman Vatoz (eagle ray) surulerinin atlayip ziplamasini izleyip bira ictik. Ben sonunda vicdan muhasebesini birakip ucuzundan bir restoranda istakoz siparis ettim. Adacikta en bol sey balik oldugundan yolda elinde balikla yuruyen bir elemani cevirip balik satin alabiliyoruz. Fiyat konusunda bir pazarlik gerekmiyor ama balikciya ver ordan iki kilo barakuda dedigimde 15 dakka oturup iki kilo barakudanin ne kadar geldiginin pazarligini yapiyoruz. Sonucta kimin daha fazla bos zamani varsa o kazaniyo. Boyle restoran otel falan diye anlattigima bakmayin. Bahsettigim adacikta bizim goturdugumuz bitli turistlerin disinda kimsecikler yok. O da maksimum 30-40 kisi.
Benim aklimin almadigi sey 400 kisilik adada 6 tane kilise bulunmasi. Abilerin dini butun yani. ama bi mezhep cesitliligi almis yurumus. Bizim otelin sahibi tonton Mr. Donalds Amca 7th day adventist denen katolik bir kiliseye mensup misalen. Eski ahiti takip edip cumartesileri calismiyorlar. Hatta killarini kipirdatmiyolar. Yani genelde yavas ada insanlari olduklarindan pek de degisik bi durum degil aslinda. Adaciktaki otelcige 🙂 cumartesileri birilerini goturup yerlestirmek karin sancilarina yol acabiliyor o yuzden. Pazar gunleri kilisenin onunden yurururken bizim cuma vaazina cok benzer tanidik muhabbetler duyuyorum. Kilise papazi once bi 15 dakka kiliseye az geliyolar diye cemaati fircaliyor. Ya adam guzelcene uyanmis, yikanip paklanmis, temiz temiz kiyafetlerle gelmis oturuyo kilisede. Lafini gelmeyenlere desene! demek geliyor icimden de, iste susuyorum. bana ne 🙂 Tabi avuc ici kadar yer oldugundan bu ayni papazin kasabanin genc kizlariyla dedikodularini duymuyo degiliz. Ayni tas ayni hamam her yerde yani anlayacaginiz. Bi baska kilisede ise baska bir trajedi devam ediyor. Bu arkadaslar ibadetimizi senlikli yapalim diyip bi mikrofon ve org koymuslar kiliseye. Dini duygularla galeyana gelen saf ve samimi insanlar ellerine mikrofonu kapip hafiften latin ritimleriyle suslu ilahileri dillendiriyorlar. Ama benim anladigim kadariyla allah guzel sesi imanin yaninda belese vermiyor. Yani ben omrum billah bu kadar kotu sarki soyleyip yine de kendini ilgiyle dinletebilen kimseyi gormedim -diyorum da bizim popculari bi tekrar gozden gecirmek gerekebilir genellemeden once.
Neyse iste, gece deprem oldugunda, ben bu bi ucundan digerine 10 dk`da agir tempoda yurunebilen kara parcasinda ikamet etmekteydim. Penceremin hemen onunden deniz basliyor. yani otel aslen kaziklarin ustunde suda duruyo. Deprem 30 sn silkeledi ama biliyosunuz saniyeler biraz uzun geciyo sallanirken. Ben de deniz ne zaman kabarip tepemizden asacak diye bekledim ama bi hareket olmadi. Neyse gece herkes sokaklarda tabi. Sokak dedigim de bi tane zaten boydan boya yuruyus yolu. Daha bi dini butun oluyo herkes nedense depremden sonra. dualar falan. Amerikan bilmem ne enstitusu tsunami uyarisi vermis depremden sonra ama 4 saat icinde kaldirmis uyariyi. Benim pek haberim olmadi tabi. Soyle bi ufka baktim karanlikta gelen giden tsunami var mi diye. Bi de bizim adaciga baktim. 10m`den yuksek herhangi bir yapi yok zaten. Kendi kendime, Tsunami gelse de nereye kacacaksin arkadasim deyip, dalis tuplerinin yerini gozume iyice kestirdikten sonra vurup kafayi uyudum.
Bu domuz gribi panigini atlattiktan sonra tam isler aciliyo derken simdi de deprem geyigine millet yine tirsacak diye dusunuyorum. Bu bitli turist milleti cok histerik ve urkek oluyo, toplucanak planlarini degistiriveriyorlar. Yine de yogunluktan dolayi iki haftadir tatil yapamadim. Boyle diyorum da ofiste bilgisayar basinda gecirdigim zamanlar geliyor aklima kendime guluyorum sonra. yani it gibi calisiyoruz da sonucta saglikli, kasli isleyen bir beden, bronz bi ten, tepemde gokyuzu altimda deniz seklinde devam ediyorum hayata. Bol miktarda dalis tupu tasimaca, gunde iki dort dalis. Saglikli beslenme halleri. Hergun yeni bir balik, balik davranisi ya da mercan ogreniyorum. Yesil murenlerle iyice kanka olduk. Istakozlarin nerelerde zulalandiklarini az cok cozdum gibi. Gecen gun yazdigim balina kopek baligi yazisinda 1 aydir bu kocaman arkadaslari gormedigimi soylemistim. Balina kopek baliklarinin internet baglantisi var mi bilmiyorum ama yaziyi takdir ettiklerini dusunuyorum. Zira yaziyi yazdigim hafta toplam 4 defa balina kopek baliklariyla yuzduk. Bu sefer heyecanlanmam artik diyorum her seferinde. Yine de heyecandan nefesim kesiliyo 10 metre uzunlugundaki arkadaslarin 2 metre yakininda kendimi buluverince.
Iste hayat boylece akip gidiyor burada. Kanimdaki azot birikimi biraz azalsin diye bugun bizim dalis dukkaninda calismaya karar verdim. Gelen giden yokken de oturup yazi yazabiliyorum boylece. Birazdan gunun ikinci feribotu adaya ulasacak. Ve dalis okullarinin divemaster ve egitmen ordulari, insan barikati olusturup feribottan inen turistlere neye ugradiklarini anlamadan once dalis veya kurs paketleri satacaklar. Aksam 6 gibi ertesi gunun planini yapip yedi bucukta kosturarak eve gidecegim. ispanyolca hocamiz cok icmis hala hasta yatiyordu. Iyilestiyse ispanyolca dersi yapicaz insallah. Onumuzdeki aylarla ilgili surpriz planlarim var bu arada. Sanirim bir sonraki yazimda bu planlardan bahsedebilecek kadar olgunlasacak fikirler kafamda. meraklan bekleyiniz, yazilara iki satir yorum yaziniz, ben de okundugumu bileyim kotum kalksin bi zahmet, allasskinaa…opuyorum herkesi…
Tuna
Dediğin gibi bulunduğun yer bize o kadar uzak ki yazıların hayallerimizi besler oldu. Hem enine hem boyuna alabildiğe turkuaz deniz, beyaz kum, rengarenk bir denizalti, hoplayan zıplayan balina köpekbalığı yada köpekbalığı balinası, sulu sulu mangolar… Ingilteredeki göçmenler üzerine essay yazmaya calisirken arasira kafamda yarattığım utila adasını görmen lazım. Eminim seninkine on basar:)…bizim icin hayal kurması güzelde bugünkü yazında birseyi fark ettim, bu hayal diyarında senin deyiminle yeni editiyle `avuc ici ` kadar yerde, suyun ustu-suyun altı bambaşka hatta zit bir ortam, küçücük bir kara parçası, üstünde devamli bir insan sirkülasyonu, devamlı yüzleri değişen bir avuç insan bir tarafta ,su altındaki genislik, derinlik, bosluk, zenginlik diğer tarafta, 7 gün 24 saat haftalar haftalar aylar aylar geçirse acaba nasil psikolji icine girer insan kim bilir diye düşünüyorum ama sen şimdilik gayet iyi görünüyorsun, garip ve de super.. kendinize dikkat edin, ikinizde öperim, sevgiler:)
bir turkun dunyanin diger ucundaki maceralari seklinde bir derleme olsaymis okur muydum bilmiyorum ama senin yazilarini okuyorum. Bi yandan hic tanimadigim bir yeri, az cok tanidigim bir perspektiften dinlemek bana eglenceli geliyor bi yandan da merak etmeye basliyorum bu kucucuk yerde daha neler olabilir diye 🙂 okuyorum yani ve okumaya da devam edecegim 🙂
kardeşim, yazılarını mütemadiyen, atlamadan okuyorum ve her seferinde beni benden alıp karmaşık duygular denizine salıyorsun. Bir tarafım ulan ne güzel takılıyor adam, ilham versin biz şehir sıkışmışlarına derken, diğer tarafım bak ne güzel anlatmış yine, kırıcam çenesini diyor.
Hepsinden önemlisi, yazıların dünyanın öbür ucundan gelip, ihmal ettiğim beyin loblarımın ışıldamasını sağlıyor.Arada bir şöyle, inceden dürtüp bak dünyada neler oluyor diyor.
Bir de rakı sofrasına taşısak şu muhabbeti ne güzel olur diyorum kardeşim…
hastasıyım yazılarının
olum tuna, bu sefer tam dayaklıksın… gelirsen cidden dövücez.
bronz tenli,işleyen kaslı bedeninizin işletmesini birkaç saatliğine devralmayı dilerdim.ilgilenirseniz telefonumu da yazarım bebeyim :*
siteyi bugün keşfettim doğal olarak yazılarınıda. ellerine sağlık da okurken kıskanmamak elde değil :((((