Ferman G8’inse bacalar bizimdir.

Dediler ki dünyanın zirvesi toplanmış. Bu G sekizlisi çıkmışlar dünyanın zirvesine kararlar vereceklermiş. Küresel ısınma hızını almış giderken, Petermann Buzulu hızla erirken, türler yokolurken, sokaklarda şiddet kol gezerken, bu insanlar nasıl yaparız da aynı hızla tüketmeye devam ederiz diye kafa kafaya verceklermiş. Bizde dedik ki, madem öyle çıkalım zirveye, söyleyelim sözümüzü kendi bildiğimiz yöntemle…

Zirve demişken aklıma geldi, çok sevdiğim saydığım bir usta şöyle der; aslında hepimiz bir dağın zirvesine tırmanıyoruz. Orada ne var bilmiyoruz. Herkes başka isimler veriyor zirveye. Bu önemli değil. Önemli olan seçtiğimiz yol. Kimisi doğrudan zirveyi hedefleyen bir patika tutturur, kimisi dağın etrafında çemberler çizerek manzaranın tadını çıkarır. Doğru ya da yanlış değil, yaşamlarımız arasındaki tek fark seçtiğimiz yolumuz, yöntemimizdir.

Sonuçta dedim ya biz kendi yolumuzla sözümüzü söyleyelim dedik. Temmuzun ikinci haftasında İtalyada G8 zirvesi toplanmadan önce biz hazırlıklarımızı yapmış dağın eteklerinde beklemedeydik. Birçok yönden, doğru kararlar verebilseler değişimler yaratabilecek olan insanlar ticareti konuşmak üzere masaya oturmadan saatler önce, gecenin karanlığında, İtalyanın 4 köşesinde 100e yakın eylemci eş zamanlı harekete geçti. İşte benim hikayem bu noktada başladı. Bizim memleketten 6 kişiyle İtalya’nın 4 büyük termik santralini işgale giden ekiplerden birine dahildik.

Bahtımıza İtalyanın en büyük termik santrali olan Porto Tolle çıktı. Porto Tolle termik santrali tam da Adriatik’iğin kıyısında, milli park alanının içine kurulu, bugüne kadar petrolle çalışmış ama yakın zamanda tamamen kömüre geçirilmesi planlanan ve aynı zamanda 260mt ile İtalya’nın en yüksek bacasına sahip bir tesis.Yani sözümüzü söylemek için ideal bir nokta. Herşeyiyle hali hazırda gitmekte olduğumuz yönü ve hatalı tercihlerimizi önümüze sunan dev bir ikon adeta.

Bu kocaman şeyin etrafındaki 3 mt duvarı aşmak kolay olsada, bacaya ulaştıktan sonra 1300 basamakla yüzleşmek biraz üzdü ekibi. Ama yine G8 zirveyse, bizde çıkıyoruz zirveye gazıyla verdik kendimizi merdivenlere. Sırtımızda 40 kg çantalarımız, ellerimizde 15 lt su bidonları ve boyalarımızla, her kat bitiminde ben burda napıyorum diye düşünerek çıktıkca çıktık. Adı üstünde zirve bu. Koca G8 zirvesi.

Günün ilk ışıklarıyla birlikte, kelamımızı etmek üzere kendi zirvemize ulaşmıştık. Aynı zamanda üç gün sürecek toplantı boyunca ikametgahımız olacak mekana. Bacaklarımız yeniden yaşam belirtisi göstermeye başladığında kamp alanımızı kurmaya başladık. Hamaklarımız, uyku tulumlarımız, mufak ekipmanlarımız, içine sıcak su konunca yemek olan bir takım sıkıştırılmış besinler, bolca enerji bar ve tabi ki ofisimiz. Evet, orada olan biteni dünyayla paylaşabilmek için solar panellerden güç alan küçük bir ofis kurduk. Bir taraftan bilgisayar, telefon, fotoğraf makinası ve matkap gibi ekipmanlarımızı şarj eden solar paneller, diğer taraftan duruşumuzu daha bir anlamlı kıldı aslında. Dünyanın zirvesine küresel ısınma demek için, kömürlü termik santralin bacasına çık ve mesajını solar paneller sayesinde ilet. Ne büyük keyif…

Bu noktaya kadar herşey profesyonel görünüyor değil mi? Bu ekibin gerçekten profesyonelce bir iş çıkardığını, onca teknik malzeme ve 750 mt ipin yanında çantalardan çıkanları görünce anlayabilirsiniz. Do-Sol do-sol çalışmasına ara vermek istemeyen Serkanın trompeti, ekibin geneline ait bir takım juggling malzemeleri, kavunlar, domates, salatalık, sarımsak ve tabiki ekibin ayrılmaz üyesi kahve demliği ve filtre kahve. Kitaplarımız ve müzik elbette… Ekibin Şili’li üyesi Miguel solar ofisimizi kurmaya çalışırken, bir ara işine ara verip bizim çantalardan çıkan çok önemli teknik malzemelere şaşırmadan edemedi. Evet alpinist bir yaklaşım değil, bu daha çok “eşek gibi taşırım kral gibi yaşarım” felsefesi.

Doğru felsefeyle yola çıktığımız, bizi bekleyen 3 zorlu gün ve gece süresince kesinlik kazandı. Kocaman bir bacamız, 5 mt boyunda harflerden oluşan bir mesajımız ve boya makinalarımızda su bazlı boyamız vardı. İlk gün aralıksın 12 saat çalıştıktan sonra, yukarı döndüğümüzde Serkanın dumanı tüten filtre kahveleri ve Özayın tütünleriyle karşılaşmak oldukça keyifli, dinlendirici ve gerekliydi.

Sanırım unutulmaz noktalardan başka bir tanesi ise ikinci gecemizde bacamızın ön bahçesinde (evet, o artık bizim bacamızdı) birkaç bin seyircili bir konserdi. İtalya’nın ünlü popcularından birinin, termik santral tarafından organize edilen konseriymiş. Tabi ki kendisini tanımıyorduk ve dillerini anlamıyorduk ama herşey bittikten sonra, medya işleriyle ilgilenen arkadaşımızdan, vokalistin sıradaki şarkıyı bacadaki eylemciler için söylediğini öğrendik.Belkide bizim kafa lambalarımızı yakp söndürerek aşağıya selam göndermeyi denediğimiz anda olmuştur bu.

G8 toplantısı 3 gün boyunca devam etti. Bizde o günleri bacaya “CO2 KILLS” mesajını boyayarak geçirdik. Üçüncü gün mesajın altına Greenpeace pankartı boltlarla sabitlenmişti. Her gün uzun saatler boyunca çalışmıştık. Ama eminim toplantı masasında oturan beyaz yakalılardan çok daha iyi zaman geçirmişizdir. Çünkü biz, her akşam Adriatik üzerinde güneşin batışını 260mt yüksekten, kahvelerimizi yudumlayarak ve manzaraya bakıp gerçekten ne için orada olduğumuzu bir kez daha hatırlayarak izliyorduk. Yağmur damlalarının bizi geçtikten sonra uzun salınışlarını takip edebiliyorduk. Diğer eylemlerden gelen güzel haberleri aldıktan sonra, her akşam uzun ve keyifli sohbetlere dalıyorduk. Mesela işgal edilen tesislerden birinin bacasında 50 mt boyunda bir STUPID yazısı görmek bir hayli neşelendiriyordu bizi. Gecenin sonunda yorgun bedenlerimizi hafif rüzgarda salınan hamaklarımız bekliyordu. Gerçekten kısa zamanda orası bizim bacamız olmuştu. Duvarlarına isimlerimizi bıraktığımız bacamızı, indikten hemen sonraki gün özlediğimi söylesem herkes katılır herhalde bana.

Peki sonucunda ne oldu? Tüm bunlara deydimi? Kesinlikle evet. Şunu kabul etmek lazım; tabiki kampanyanın tüm talepleri ses bulmadı toplantıda. Ama İtalya’nın her tarafından yükselen sesler Berlusconi’nin ensesini terletmiş olacak ki, en azından karbondioksit emisyonlarının azaltılması gerektiğini görüşüp bunun için yapılabilecekleri ise aralıktaki Koppenang iklim zirvesine havale ettiler. Bu sonuç, eylemler serisinin, üzerine G8 FAILED yazılan tankerle sonlandırılmasına sebep oldu. Şunuda gösterdiki Koppenang iklim zirvesi artık önemli bir dönüm noktası. Bu insanların iklim felaketiyle bir an önce gerçekçi bir bakış açısıyla yüzleşmelerini ve yaptırımları olan kararlara imza atmalaraını sağlamak için ne yapabileceksek önümüzdeki kısa zamanda yapacağız. Böyle oturduğun yerden okurken sadece güzel kelimeler gibi görünsede, bunun yapılabilirliğine inanmasak ne ben o bacada olurdum ne de sen bunları okurdun.

Şimdi geldik büyük sürprize. Yazının en başında demiştim, kendi yöntemimizle mesajımızı vermeye gittik. Çok da güzel verdik mesajı. Ama sadece bu satırlarda anlatılan değildi bizim yöntemden anladığımız. İşte en kendimize has yöntemimizi videodan izleyin de bakın bakalım. Halaysız işgal görülmüşmüdür memleketim eylem tarihinde…Keyifle…


Ou-San


not : Berlusconi geçen hafta ankarayı ziyaret etti ve Erdoğanla Putin’nin nükleer sohbetine katıldı. Putinin gelişi yine eylemlere sahne oldu. Bu kez Berlusconi’ye değildi sözümüz ama o da mesajı almıştır umarım. Aklı yolu bir değilmidir yoksa?


Ekipdeki diğer arkadaşlarla yapılan röportaja buradan ulaşabilirsiniz.

Yorumlar
3 Yorum to “Ferman G8’inse bacalar bizimdir.”
  1. Yeliz says:

    Simdi bristol kutuphanesine turkiyedeki roman haklari ile ilgili tezimi yazarken ciddi ciddi yazini okudum, zaten kac haftadir farkli gazete ve internet sitelerinde yaptiginiz eylemin resimlerini fln goruyoruz, sessiz sessiz okuduk basimi sallayarak dediklerine onay verdim, ama videoyu izlemek icin iyi bir yer degilmis kutuphane, milletin ssst bakislari altinda hala kikirdiyorum, hehehe

  2. meren says:

    Ben zaten aktivistin detone olanını severim! Hepsinin yanaklarından öpüyorum.

    Bir kaç yıl sonra her yere onlarla gidip dedicated fotoğrafçıları olmak için CV göndereceğim.

  3. Anonymous says:

    gulmekten gozumden yas geldi yemin ediyorum. 😀 tuna

Yorum Bırakın