Assange “hala” Hapiste

Kocaman bir merhaba Prenses. Bizim ekibe ne oldu bilemiyorum. Hepimiz, bırak dünyayı, evrenin bir yerlerine savrulmuş durumdayız. Herkes bu hayat dediğimiz mucize içinde kendi yolunu bulmaya çalışırken dünya aynı şekilde, aheste aheste dönmeye devam ediyor. Biz insanoğlu ise bu dönüşe, varoluşa bir türlü ayak uyduramadığımızdan hala savaşmaya, birbirimizi yemeye, haksızların haklıymış gibi davrandığı bu düzende varolmaya çalışıyoruz. Galiba... Devam...

Bulanık Sular ve Zıpçıktı

Bulanık sularda yüzmeye, eriyen buzullara, dolu fırtınasının telef ettiği bitkilere, beyazlayıp ölen mercanlara alışmak elbette zor. Ama bir yerlerde hayatta kalmak için çabalayan Zıpçıktı çiçekleri açtığı sürece, görmezden gelerek hissizleşmek çok daha zor. Akçay buz gibi soğuk suyuyla bilinir. Alışık olmayan için, Ağustos’un en sıcak gününde bile denize hızlıca girebilmek zordur. Yani zordu. Daha yürüyemezken denizine girdiğim,... Devam...

#1o5: Bir buçuk atmadığımız bir dünya mümkün mü?

İki haftadır Paris’teyim Prenses, 21. İklim Değişikliği Taraflar Konferansı -nam-ı diğer COP21- için. Sana bu mektubu yazarken 2020 yılı itibariyle yürürlüğe girecek Paris anlaşması son haline getiriliyor, iklim krizini önlemek için taahhütte bulunmuş 190 küsur ülkenin diplomatları tarafından. Yorgunum, uykusuzum, açım da… Umutlu muyum? Umut züğürdün ekmeği, yani evet umutluyum AMA yarın çıkacak anlaşma metninin dünyayı değiştireceğinden... Devam...

Bu bir intergalaktik direniş

Ne garip bir yıl oldu yahu! Yani iki Mayıs sonu arasında geçen bir yıldan bahsediyorum. Önce Mayıs sonunda koca bir ülkenin tarihinde hiç olmamış bir sivil itaatsizlik eylemi başlamış, bu eylem çeşitli biçimlerde tüm hızıyla 3-4 ay devam etmiş, ardından da yazın bitimiyle beraber koskocaman bir karanlığa gömülmüş gibi olmuşuz. Bu bir yıl önce başlayan o tarihi direnişi anma ile ilgili bir yazı olduğundan öyle büyük bir sivil itaatsizlik... Devam...

#dirençizgiroman

Gezi Direnişinin birinci yıldönümü yaklaşırken sana çok güzel projeden bahsedelim istedik prenses: #direncizgiroman. Gezi’deki yaratıcılık dalgasının etkisiyle başlamış ve  Gezi ruhunu kağıda kaleme dökmeyi amaçlayan bir çizgi roman projesi bu. Yaklaşık 20 kişilik bir yazar-çizer kadrosu, Gezi Direnişini farklı farklı perspektiflerden anlatıyor. Editörlüğünü Can Yalçınkaya’nın üstlendiği, Fatih Yürür ve Serdar Kökçeoğlu‘nun... Devam...

Panik yapma, organize ol

Gezideki 50 kişiye milyonlarcası eklenmiş, İstanbul gaz altında, çelik kuvvet bastıracakmış, yok lan çevik kuvvetmiş o, başbakan açıklama yapmış, hülya avşar mı oradaki, necati şaşmaz kimdi lan çılgın bediş miydi, everyday chapulling, avrupa parlamentosundan açıklama gelmiş, hareketin temsilcileri kimmiş ya, bu hareketin arkasında dünyayı ele geçirmeye çalışan amerikalı uzaylılar var, yok yok Fethullah’ın işi, bence kesin Kürtler,... Devam...

Gorilden al öğüdü

İlk çağ, orta çağ, yeni çağ, yakın çağ, bezmiş çağ… dön başa… İtiraf ediyorum, İsmael ilk olarak yaklaşık on bir, on iki yıl kadar önce hayatıma girdi. Kendisiyle on günlük bir kaçamak yaşadık ve sonra izini kaybettim. Ne ben onu aradım, ne de o beni… Derken bu yılın ilk günlerinde o beni buldu ikinci el bir kitap dükkanında. Efenim İsmael, Daniel Quinn’in 1992 yılında yayımlanan aynı isimli kitabının baş karakteri,... Devam...

[Cadı Kazanı] İqbal’in Gözleri…

Ne yazık ki çalıştığım yerin sahibi, çocukları köle gibi çalıştırmalarını Amerika’nın istediğini söylemişti bize.  Amerikalılar’ın bizim ürettiğimiz halı, kilim ve havluları ucuza almak istediğini söylemişti. Ve köle işçiliğin sürmesini istediklerini. Sizden, çocukların köle olarak çalıştırılmasına son vermenizi istiyorum, çünkü çocuklar kalem kullanmalı, işçilerin kullandığı aletleri değil. – İqbal Masih İqbal’in... Devam...

var olabilmek için işgal!

İnsan bazen tek başınayken varlığının yaşadığı toplumda epey değersiz, arzuladığı ve istediği biçimdeki hayatın “diğerleri”  için epey önemsiz olduğunu düşünür de sesini çıkartıp “ama ben böyle olsun istemiyorum ki…” demesi kolay olmaz. Ancak bu hissini “diğerleri”yle paylaştığında önemsendiğini ve “diğerleri”nin de kendisi gibi hissettiğini gördüğünde cesaret alır, özgür iradesinin... Devam...

Açgözlü Vendettalar

Açın gözü açılınca adı açgözlü oluyor zenginin lugatında. Daha fazla iste! Daha fazla tüket sloganlı tüketim toplumu kendini açgözlü olarak niteleyecek değil ya. Onlar oyunu kurallarıyla oynuyor. Oyun dışı kalan fakirler, itilmişler ve kakılmışlar kuralsızca daha fazlasını istediğinde açgözlü oluverirler. Terbiye edilmeleri gerekir nemelazım. Konumuz ingilterede çığrından çıkan şiddet olayları.Olaylar, 29 yaşındaki Mark Duggan isimli... Devam...

2011 Yeşil Kamp Trendleri

İnsanların nasıl bir araya geldiği ve nasıl bir arada durduklarına kafayı takmış durumdayım prenses. Sanki birlikte durmayı başarsak, beraber problem çözmeyi öğrensek dünya bambaşka bir yer olacakmış gibi geliyor. Atina’daki birlik ve dayanışma ruhunun kıyısından da olsa tadına baktıktan sonra fırsattan istifade Kaz Dağlarına çevirdim rotayı. Sanayileşme, turizm, kentleşme ve tarımsal endüstriyalizmin henüz talan etmediği bu bakir doğaya... Devam...

Atina İsyanda

Sevgili Prenses, Sana yaşlı gözlerle yazıyorum. Burnumda bir sızı, genzimde yanma. Ağlamıyorum. Ağlasam sevincimden heyecanımdan ağlardım. İnsan onurunun, dayanışmasının zorbaya karşı duruşuna hislenirdim. Göz yaşlarım Atina’da Syntagma Meydanında şuursuzca atılan gaz bombalarından menkul. Memleketim polisinin güzelim biber gazı varken ben kalk Atina’da biber gazı ye. Türk polisine karşı mahcubum. Suyun öte yanı herşeyiyle bize benziyor.... Devam...

Sivil İtaatsizlik

Sevgili Prenses, rolex yacht-master imitation Seçim öncesi kaostan memleket yorgun düşmüşken yaratılan, üretilen gündemlerin ötesinde evrensel kavramlar ve anlamları üzerine konuşmaktan yanayız. Toplumsal şiddetin tavan yaptığı, rejimin otoriter araçlarını sonuna kadar kullanmaktan çekinmediği bu kaotik zamanlarda itaat etmeme halini, şiddetten arınmış dili ve eylemi konuşmak sağduyudandır dedik. Aklımıza güzel insan Melda Keskin‘in yıllardır... Devam...

#internetime dokunma!

Prenses, 15 Mayıs 2011 Pazar günü Türkiye’nin bir çok yerinde İnternetime Dokunma kampanyası altında eş zamanlı olarak eylemler gerçekleştirildi. Biz de prenses ekibi olarak oradaydık elbette, sadece blog-zine yazarları olarak değil, çoluk çocuk, 7’den 70’e herkes oradaydı. 40bin kişi vardı Taksim’de! Esnafın söylediğine göre bu seneki 1 Mayıs’tan sonra İstiklal Caddesinin gördüğü en kalabalık eylemmiş. Ben de hem aşağıdaki... Devam...

Sivil Toplum Kuruluşları ve Karşıt-Üretkenlik

Türkiye’de 1980 ve sonraki onbeş yıl, ekolojik, ya da diğer alternatif politika modellerini özgürce hayata ve kamusal alana geçirmek için son derece uygunsuz yıllardı malum. Alternatif hareketlerin yavaş yavaş yeniden yeşermeye başladığı 1990’lardan günümüze kadar, hak ve özgürlüklere dair değişenler olsa dahi, darbelerle ezilmiş, eğitilmiş, susturulmuş bir toplumda bu hareketlerin çoğu derin kökler salamadığı gibi, katılım da son derece... Devam...