Çernobil: Orda bir köy var uzakta


Orda bir köy var uzakta. Gitmesek de görmesek de, o köy bizim köyümüzdür. Adı Pripyat. 26 Nisan 1986’dan beri pek kimselerin gidip görmediği, Çernobil’de nükleer reaktör sızıntısından anında etkilenen, çoğu insanın öldüğü, binlercesinin yaralandığı, radyasyonla kontamine olmuş bir köy Pripyat.


Ve Pripyat’ın kaderi Çernobil nükleer enerji santralı. Boşluk. Kıpırtısızlık. Sessizlik. Ve tabii radyasyon hakim Çernobil’de artık.

Orada bir köy var uzakta. O köy bizim köyümüzdür. Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür.


Kazadan 20 yıl sonra Moskova, Minsk ve Berlin’den toplam 7 tane sokak sanatçısı bu kimsenin gidip görmediği yere, Çernobil’e, gitmeye karar veriyor. Sergey Abramchuk ve Vitali Shkliarou projenin başını çekiyor, çocukken bölgede kazanın yarattığı katastrofa birebir tanık oldukları için belki de. Sanatları ile burada yaşanmış, ve herhangi bir yerde her an tekrar yaşanabilir ama yaşanmaması gereken bir katastrofu anmak için.


Yasak olan tesise sızıp boyamaya başlıyorlar, nükleer tesisin içindeki duvarları ve endüstriyel zeminleri kullanarak. Konstantin Danilov, Denis Averyanov, Ivan Malakov, Tobias Starke ve Kim Koster Çernobil’in her tarafına yayılmış bu yabancılaşmış ama depresif gerçekliği çabalarının ön planı olarak yansıtmaya çalışmışlar. Arka planda ise çocuklar:


ve çocuklar..


ve çocuklar..


Bu kontamine, bu terkedilmiş, bu yasak bölgenin saklı gizli köşelerinde oynayan çocuklar bırakmışlar.


Artık kimsenin oynamaya gelmediği bu radyoaktif yerin tek sahibi onlar.


Proje dramatik olayların yaşandığı yerlere tekrar dikkat çekmeye çalışıyor. Katastrofun yaşandığı yerde acı çeken insanlarin anılarını canlı tutmayı hedefliyor.


Proje toplumsal duyarsızlığımızı damgalamaya, gelecek nesillerin sorumluluğunu elimizde tuttuğumuzu hatırlatmaya çalışıyor.


Radyasyonlu bölgeler- çok özel bir türden ağıt.

NazIm

ps: Bu yazi ve fotograflar cernobil projesinin sayfasindan derlenmistir.

Yorumlar
2 Yorum to “Çernobil: Orda bir köy var uzakta”
  1. zazoo says:

    Güzel olmuş, derleyen ellerine sağlık. Çernobil deyince, babannem gelir aklıma. Bir babannem var benim, şükriye hanım da kanser olmuş, fatma hanım da kansermiş, yüksel de kemoterapi görüyomuş diye şaşıran, kendi de lenf kanseri olunca şaşırdı en çok, çernobilin ardından çay içen bakana şaşırmamıştı o kadar.

  2. aslı says:

    bence oraya gitmeleri ve sanatlarıyla bu durumu yansıtmaları çok iyi olmuş..gerçekleri biraz yakından görmek ve yasamak lazım sanırım..keşke okullarda çocukları çernobilin olduğu yerlere götürseler,okul gezisi olarak..
    o zamn daha duyarlı olmaya başlarız belkide…

Yorum Bırakın