Bombalı Köyün Kavalcısı: Sarajevo String Quartet
İqbal Masih‘le başladığım ”kahramanlarınızı dikkatli seçiniz” yazısı aslında bir seri olacaktı ama ben ve istikrar… Olmuyor. Nitekim yazının üzerinden hayli zaman geçti. Bu arada kahramanlar üzerine bol bol düşünme fırsatım oldu. Malum memleket ve gezegen son zamanlarda kahraman dolu. Her taraftan bir Köroğlu çıkıyor. Köşeyi dönüyorsun “Kiziroğluu Mustafa beeey bir beyin oğlu”, ordan düz devam ediyorsun “Tekbiiir... Devam...
Rothko Şapelinin Renkleri
Gerçekte olanları hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğiz. Rothko Şapelin yapıldığı 6 yıl boyunca sanatçı Mark Rothko ne tür şeytanlarla savaştı bilinemez, fakat Rothko Chapel kapılarını tüm dünyaya açmadan bir yıl önce 25 Şubat 1970te Şapelin hikayesi sonsuza kadar değişti… Mark Rothko’nun asistanı onu mutfakta lavabonun yanında yerde yüzükoyun yatarken buldu. Büyük bir jiletle her iki kolunuda dik bir açıyla kesmişti. Daha sonra otopsi... Devam...
seyredilesi filmler
Selam Prenses, Benim kıyıda köşede kalmış, seyredilesi filmlerimi de yazayım istedim. Öncelike kendi zevkimi anlatayım. Görsel şeylerden çok anlamam. Yazılı şeyleri severim, ya da sözlü. Yani “görüntü yönetmeni çok şaane abi” benim için fazla da değerli bi olay değil. Misal, Yeşilçam’da örneklerini gördüğümüz bi olay vardır. Ucuz ama güzel bi abla bulur, seni meşhur edicem der, yolunu yatağından geçirir, ayıbolmasın kavlinden bi... Devam...
D
Adında bu kadar çok ”e” harfi olan Georges Perec’in neden hiç ”e” harfi kullanmadan La Disparition, yani Kayboluş isimli romanı yazdığını bilmiyorum. Tıpkı Rafavel Asquez‘in aşağıdaki videosunda düşman dolmakalemin D harfiyle alıp veremediğinin ne olduğunu bilmediğim gibi. Yine de insana gidip bir dolmakalem seti aldırası geliyor videonun, her ne kadar artık elimiz daha az kalem tutar da olsa.. Yine de söz uçar, yazı... Devam...
the scream
Prenses, hayatının bir yerinde Edvard Munch‘ın Çığlık isimli tablosuna denk gelmişsindir belki. Munch amca bu tabloyu 1893’te boyamış, resmi hakkında da şunları söylemiş: ”İki arkadaşımla birlikte gün batarken yolda yürüyorduk, gökyüzü birden kan kırmızısına döndü. Durdum ve tarif edilemez bir yorgunlukla korkuluklara doğru gittim. Ben korku içinde titrerken arkadaşlarım yürümeye devam ediyorlardı. Sonra doğanın muazzam,... Devam...
Hint Sinemasında Bir Türk Mağdur
Babaannemin evinin bahçesinde bitişikteki yazlık sinemaya açılan bir kapı vardı. Sinemacı Cemal Amca’nın dedemle dostluklarından dolayı o kapıyı iptal etmek sözkonusu bile olmamıştı. Yazın her haftasonu sinemaya beleş girişin yanı sıra; o sıralar pek revaçta olan gazoz kapağı biriktirmek konusundaki rekabette bizim mahallenin ön sıralarında olmamı sağlardı bu ayrıcalık. O günleri gazoz ve çekirdek kokusuyla hatırlıyorum. Yüzlerce kilo... Devam...
[haftanın videosu] conté animated – thought of you
İki ve hatta üç boyutlu animasyon teknolojisi her gün, her saat bir adım daha öteye gidiyor gibi geliyor bize, Prenses. Yıllarını Hollywood animasyon piyasasında geçirmiş, senin Warner Bros benim Dreamworks dinlememiş Ryan Woodward abimiz iki boyutlu animasyonu leziz bir çağdaş dans parçasına giydirip Conté Animated projesi altinda Thought of You‘yu ortaya çıkarmış. Proje ve ilginç kişiliğiyle bizi bizden alan Ryan abiyle ilgili daha fazla bilmek... Devam...
Antichrist
Sevgili Prenses, Bir süre evvel bana Lars von Trier’nin Antichrist isimli yapıtı hakkında ne düşündüğümü sormuştun. İzlememiş olduğum için yanıt verememiştim. Sonunda izledim ve hemen sana bir mektup atayım dedim. Eğer sen hala izlemediysen burada dur, mektubu katlayıp bir kenara koy. İzledikten sonra okursun (zira mektubum baştan aşağı spoiler dolu). *** Uzun zamandır bir sinema eseri ile bu kadar yüz göz olmamıştım. Şu an itibarı ile... Devam...
Etienne Saglio – Le soir des monstres
bu fransız sanatçı hakkında çok fazla kaynak bulamadım açıkçası internette prenses. bir çok festivale katılmış, gösteri yapmış olması dışında bir bilgim yok yani. fakat dansını jonglörlükle birleştirmiş olduğunu gördüğümüz bu arkadaş aşağıdaki güzel performansa imza atmış. Read More
Perspective Lyrique
Prenses, seninle daha önce nerdworking‘in Haydarpaşa Garı’nda yaptığı muazzam işi paylaşmıştık. Bu 3d mapping olayı artık dünyada pek çok yerde, pek çok firma ve kurum tarafından da kullanılmaya başlandı. Bu videoda gördüğümüz iş de 2010’da Fransa’da Lyon Festival of Lights‘da yapılmış. Paylaşmamızın sebebi de diğerlerinden açık ara daha iyi olması veya kusursuz olması değil; bu sefer işin içine farklı algoritimlerle... Devam...
veeee karşınızda klarnetiyle woody allen!
Önce çalma tuşuna bas sevgili prenses. Woody allen. Asıl adıyla Allan Stewart Konisberg. Benim içinse Woody Amca. Oldum olası sevmişimdir bu adamı. Yaptığı filmleri düzenli olarak gittiğim bir kafede sipariş ettiğim tatlıya benzetirim hep.. Hem merakla hem de tereddütle beklerim. “Ya sevmezsem, ya bu sefer kötüyse?” Devam… Read More
Henry Darger: Gerçeküstünün gerçeklikleri
Henry Darger benim küçük saplantılarımdan biri. Dramatik bir giriş yapmak gerekirse… (Hülyalı ses tonu. Check) Her şey yaklaşık dokuz sene önce Chicago’da yaşayan bir arkadaşım bizlere tarihin en absürt kurban bayramı kartpostallarını göndermeye karar verdiğinde başlar. Devam… Read More
Aptal, Sıradan ve Suçlu
“Türkiye’de kadın olmak…” şeklinde başlayan bir yazı yazmayı bırak, bu başlıkla bir panel ya da yazı görsem kaçacak yer ararım kendime. Feminist hareketin öz savunma refleksinden kaynaklı suçlayıcılığı, sadece erkek olmaktan dolayı beni yargılıyormış gibi gelir bana. Merhaba dünyalı ben dostum demeye kalmadan, asla anlayamayacağımı yüzüme vurdukları baskının mağdurları tarafından ötekileştirildiğimi hissederim. Bana atfedilen... Devam...
Haydarpaşa Garı’ndan Hediyemiz Var
pek canım prenses, aşağıdaki iş istanbul’dan bir grup insanın kocaman emek sarfederek haydarpaşa garı’nda sergiledikleri muhteşemliğin videosu. sergilendiği ilk gün olmam gereken vakitteki vapuru kaçırarak – aslında kendime iyilik yaparak- gösterinin bir kısmını sevgili şehir hatları vapurumuzun kaptanı sayesinde denizden izleme şerefine nail oldum. 4 gün boyunca haydarpaşa garı’nın kadıköy’e bakan cephesinde nazım hikmet’ten,... Devam...
Fotoğrafta ışıkla Boyama
canım prenses, bu sefer sana evdeki imkanlarınla yapabileceğin, can sıkıntısına birebir bir oyunla gelmek isterim. sen de benim gibi çeşitli sebeplerden pek evden çıkmıyorsun biliyorum. müzik dinlemek, film izlemek derken insan bir şekilde evde kendini eğlendirmek için yeni yöntemler keşfediyor ister istemez. bu oyunumuz için gerekli malzemeler şunlar: – bir fotoğraf makinası. tercihen dijital. dijital olmasa da pozlama süresiyle oynayabileceğin ve... Devam...