© Michael Kountouris / Yunanistan

La Fille sur le Pont [Köprüdeki Kız] (1999)     Vanessa Paradis ve Daniel Auteuil başrollerinde oynadıkları, Fransa’da bir köprüde başlayıp İstanbul’da Galata Köprüsü’nün üzerinde biten, Patrice Leconte’nin yönettiği çok keyifli siyah beyaz bir film Köprüdeki Kız. “Köprüler intihar etmek için oldukça kalabalık yerler, mutlaka yanına gelip birşeyler söyleyecek birileri vardır” diyerek hayattan umudunu kesmiş […]

Prenses, seninle daha önce nerdworking‘in Haydarpaşa Garı’nda yaptığı muazzam işi paylaşmıştık. Bu 3d mapping olayı artık dünyada pek çok yerde, pek çok firma ve kurum tarafından da kullanılmaya başlandı. Bu videoda gördüğümüz iş de 2010’da Fransa’da Lyon Festival of Lights‘da yapılmış. Paylaşmamızın sebebi de diğerlerinden açık ara daha iyi olması veya kusursuz olması değil; bu […]

Türkiye’de 1980 ve sonraki onbeş yıl, ekolojik, ya da diğer alternatif politika modellerini özgürce hayata ve kamusal alana geçirmek için son derece uygunsuz yıllardı malum. Alternatif hareketlerin yavaş yavaş yeniden yeşermeye başladığı 1990’lardan günümüze kadar, hak ve özgürlüklere dair değişenler olsa dahi, darbelerle ezilmiş, eğitilmiş, susturulmuş bir toplumda bu hareketlerin çoğu derin kökler salamadığı gibi, […]

Önce çalma tuşuna bas sevgili prenses. Woody allen. Asıl adıyla Allan Stewart Konisberg. Benim içinse Woody Amca. Oldum olası sevmişimdir bu adamı. Yaptığı filmleri düzenli olarak gittiğim bir kafede sipariş ettiğim tatlıya benzetirim hep.. Hem merakla hem de tereddütle beklerim. “Ya sevmezsem, ya bu sefer kötüyse?”

Teclopolis

05.03.11

prenses! sana bu video hakkında hiç birşey söylemiyoruz bu sefer. izle ve kendin gör. (hayran kal mı demem lazım yoksa?) yeteri kadar ipucu vermiş oldum bile.

İlişkilere dair gugılvari bir kolaj ile karşındayım prenses. Yine boyumdan büyük işlere kalkışıp ilişkiler konusunda cevapsız sorulara, tarifsiz duygulara gark edeceğim seni. Kafam o kadar karışık ki senin kafanı da bir kazan çorba gibi karıştıracağım. Zaten bu aralar mercimek çorbasının ayarını tutturamıyorum bir türlü. Asabiyim o yüzden. Olayımızın özü şudur: iki insan bir araya gelip […]

İnsan beyni ile ilgili bir önceki mektubumda beyni anlaması neden bu kadar zordan bahsetmiştim prenses, hani milyonlarca nöron, trilyonlarca sinaps, bardağa uzanmak gibi en basit bir hareketinde bile beynin tamamında gözlenen hareketlilik ve bu aktiviteleri analiz etmekteki çaresizliğimiz. Bu yazıda bardağı bile bir kenara bırakalım dedim, yatağa uzanıp hiç birşey yapmadan durduğunda beyninde neler olup […]

prenses, bu haftanın videosu israil’li bir alternatif rock grubundan geliyor. daha önce yine “haftanın videosu” olarak paylaştığımız “her morning elegance” klibini de yapan yönetmenler (Yuval ve Merav Nathan) bu sefer eatliz‘a bu şahane klibi kazandırmış. biz onları bulduğumuza çok sevindik, hemen seninle de paylaşalım istedik.

Henry Darger benim küçük saplantılarımdan biri. Dramatik bir giriş yapmak gerekirse… (Hülyalı ses tonu. Check) Her şey yaklaşık dokuz sene önce Chicago’da yaşayan bir arkadaşım bizlere tarihin en absürt kurban bayramı kartpostallarını göndermeye karar verdiğinde başlar.

Sevgili prenses, Bak sana bu sefer hayatımın dönüm noktalarından birine imzasını atmış bir mevzuyu anlatayım. 1999 yılı ve 19 yaşımdayken başlar her şey… Hacettepe Üniversitesi kantin muhabbetlerinde bir arkadaşım bana aralıklarla Aikido hakkında bir şeyler anlatırdı. Kıyafetler, selamlar, kılıçlar, hocanın tecrübeli öğrencileri yerden yere vurma hikayeleri. Ama ne yalan söyleyeyim beni pek cezbetmiyordu. Asıl ilginç […]

Dredg’in “Down to the Cellar”ı eşliğinde New York görüntüleri.

“Mohammed was a Punk rocker, he tore everything down, Mohammed was a punk roker, he rocked that town” Londra’da bir Haziran akşamı. Big Ben’in devleri kıskandıran kederli silüeti Batı ufkunda toplanmış kıyamet kızılı bulutlara meydan okurken kentin yeni oyuncağı London Eye, Las Vegas’tan çalıntı postmodern dönmedolap kimliğiyle, Beau Brummel’den Sir Winston Churchill’e, stili kentle bütünleşmiş […]

Pınar Selek’in son klibini gördünüz mü? Manken mi ki? İsmini hep duyuyorum daha izleyemedim… Böyle bir insan yaşıyor bu ülkede. Pınar Selek… Kim ki? Adını her duyduğumda bunun yine kötü bir haber olduğunu bilerek anlık karın kasılmalarıyla ilgisiz kalmaya çalışıyorum. Beceremiyorum. Pınar Selek bir magazin figürü değil. Manken olacaksa da bu ülkedeki hukuk katliamının en […]

Going West

03.02.11

The New Zeland Book Council kimi kitapları böyle anime etmek şeklinde bir kampanya başlatmış. Devamı gelir mi gelmez mi bilinmez, ama muazzam bir iş olduğu kesin.